42,195 Metre’nin Ötesinde: İlk Maraton Yolculuğum

Samet Selçuk
4 min readMar 12, 2024

Bugün, 13 Ağustos 2023 Pazar, haftanın son antrenmanı olan backtoback’i geride bırakıp 36 saatlik bir dinlenme (recovery) sürecine girmiş bulunmaktayım. Dinlenme sürecinin bana verdiği enerjiyle oturdum ve maratona hazırlık sürecinde öğrendiklerimi, değişen fikirlerimi ve yolculuğu tamamını kendim için anlamlı bir hikaye haline getirmeye karar verdim. Mesela artık Pazartesileri daha çok seviyorum çünkü dinlenme günü neden sevmiyimdi ;)

Şaka bir yana an itibariyle ilk maratonum olacak Münster Marathonu için resmi hazırlık sürecinin 5. haftasında 419 KM’yi koşarak geride bıraktım. Antrenman sürecinde, İstanbul’un bir çok yerinde kimi zaman düşüncelerim, korkularım ve ben, kimi zaman Runformance ekibinden bir veya bir kaç koşucuyla birlikte güzel acılar pardon anılar biriktirdik. Küçük bir detay vermek isterim çevrenizde koşucu arkadaşlarınız varsa eğer uyarı mahiyetindedir; nasıl Maraton koşmaya karar verdim kısmı tam bir karanlık hiç bir şey hatırlamıyorum adeta kandırıldım :) ama iyi ki kandırıldım dediğim bir noktadayım onca geride bırakılmış hikayeden sonra, yeri gelmişken bu filmin yönetmenine bir teşekkür edelim Coach Necdet Ülker iyi ki varsın.☘️

Necdet’e sevgilerle☘️

Sanırım Kayboldum🤔

Maraton koşmaya karar verilmiş bir şekilde koşu koçuyla birlikte bir Bodrum tatili planladık. Tatil’e koşu koçunla birlikte çıkınca öyle zannettiğiniz gibi bir tatil olmuyor tabii ki:) sabah en geç 05:30’da kalkılıyor ve Bodrum’un sıcağı üzerimize karabasan gibi çökmeden koşuya başlanıyor. Yine tüm irademizle yataktan kalktık ve en uzun rotamızı koşmak için yola çıktık; Parkur şehir merkezinden başlayarak Necdet hocanın liderliğinde dağlara doğru devam ediyor suyumuz var jellerimiz yeterli her şey yolunda. Neyse bildiğin trail koşuyoruz dağlara doğru ve formdayım sıcağa direniyorum iyi hissediyorum derken ufak ufak kaybolduğumu idrak etmeye başlıyorum. Sonuç olarak “kayboldum galiba” diyene kadar epey bir vakit geçti suyum bitti, telefonum yok ve yiyecek bir şey kalmadı yanımda sadece koşuyorum :) çılgınlık! Bir şekilde koşmaya devam ederek kendimi dağlardan asfalta atmayı başardım ama dilim damağım birbirine yapışmış susuzluktan konuşamaz durumda “TAKSİ” çevirmeye çalışıyorum o an İstanbul’dan kalma “durmayan taksi” travması da susuzluğumu ve stresimi ikiye katlıyor. Beklediğim yeri değiştirme kararı alıyorum ve yine Bodrum’a doğru kaç km kaldığını bilmeden yürüyorum artık koşacak ne derman ne irade kaldı. İlerde bir taksi görüyorum galiba 🤔 adeta serap gibi ağaç gölgelerin altında yol üstü bir musluğun yanında yakmış sigarasını keyif yapıyor. Kapısını açtım dedim beni acil Bodrum’a götürün kaç para isterseniz vericem 🤣 bu şaka tabii ki abi halimi görünce hiç itiraz etmeden o güzel keyfini bozarak beni Bordum merkeze götürdü. Bu da maraton hazırlık sürecinde unutulmayanlar serisinde en unutulmayan hikayelerden bir tanesi olarak kayıtlara geçti.

Kaybolmadan önce son fotoğrafım🤣

Yarışa 2 Hafta Kala

Maraton tarihine şu an tam olarak 2 hafta gibi bir zaman var dolayısıyla aynı maratonda koşacak herkes birbirine “heyecan var mı?” diye duygu yoklaması yapıyor belki de kendi duygularını konumlandıracak bir yer arıyor bilemiyoruz herkesin kendi yolculuğu en nihayetinde. Verilen cevaplardan anladığım şu ki; genel olarak belirsizlikten korkuluyor heyecanla korku birbirine karışınca anlam flu bir alanda kaldığı için bu sorunun net bir cevabı olamıyor aslında. Bana soracak olursanız, evet heyecanlıyım, bilmediğim bir ülkede bilmediğim sokaklarda daha önce hiç karşılaşmadığım insanlarla birlikte koşacağım için heyecanlıyım. Siz siz olun böyle bir sürece girerseniz “hedef ne?” Sorusuna “sağlıklı bir şekilde bitirmek” diyin aksi halde hedefin için rakamlar telafuz etttiğin an itibariyle mahalle baskısı ve rakamlar birbirine dolanarak seni ele geçiriyor. Sonra bir bakmışsın ki neden koşuyordun ve asıl olan neydi unutmuşsun perspektifin kaymış veya kaydırılmış:) neyse bunlar derin mevzular.

Necdet coach’la off season

Yarış Günü

Ve o an geldi.. Yarışa gruptan Ferdi diye bir arkadaşla başladık her şey çok iyi gidiyor inanılmaz iyi hissediyorum. Hedeflediğim hızın üstünde bile nabzım 145/150 arasında sub3 geliyor diyorum içimden:) destekçiler beni alkışlıyor ben destekçileri alkışlıyorum inanılmaz iyiyim derken 21K’yı süper bir süreyle tamamlıyoruz ta ki Ferdi’nin “bizim kumarımız yeni başlıyor” haydi biraz hızlanalım demesine kadar.

21K Sonrası birlikte koştuğumuz Sub 03:15:00 grubunu da geçiyor kumarımızı oynamaya başlıyoruz. Benim kumarım 32K’ya kadar devam ediyor ve sonrasında nabzım 170'lere dayanıyor. İşte hem 30 duvarı dedikleri olayla hem de deneyimsizliğin getirdiği süreçle artık baş başayım gerçek kumar şimdi başlıyor benim için.

32K’dan sonra hayal ettiğim tek şey antrenman sürecincede bana motivasyon olan; bilmediğin bir ülke, bilmediğin sokaklar ve hiç karşılaşmadığın insanlarla koşmanın tadını çıkar düşüncesiyle bitiş çizgisine kadar gitmeyi başarıyorum.

Gözlüklerin altında duygusal anlar yaşanıyor

Kırmızı Halı Duygusallığı

Biriktirilen onca anı ve verilen onca emek, bir anda karmaşık ve tanımlayamadığın bir duyguya dönüşüyor duygusallaşıyorsun işte tam o anda uzun mesafe zehrini bünyene alıyorsun.

30’dan sonra duvar, kontrollü git, stratejiye uymalısın, maraton başka bi olay… diye uzanan uyarılar hiç söylenmemişcesine bireysel hatalarla dolu ilk maratonumu 03:21:15 süreyle sağlıklı bir şekilde tamamladım.

Bir sonraki maraton için müthiş kazanımlarla dönüyorum. Artık yukarıdaki uyarı listesi daha anlamlı.

Benim için en önemlisi mental ve fiziksel sağlığımın, bitiş çizgisinden sonra da yeni bir maraton planı yapabilecek seviyede olmasıydı an itibariyle hedeflediğim noktadayım.

Sonuç Olarak

Bu altı kelimeyle 42,195m’yi özetleyebilirim.

Dürtü. Tepki. Değişken. Kusurlu. Düzenli. Karmaşık.

Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle,

--

--