Sandviç Ustası

Samet Selçuk
sametselcuk
Published in
2 min readJun 12, 2019

--

Sandviç yapmanın, çok az kimsenin vakit bulup derinlemesine araştırabildiği sanatsal bir yönü vardır. Bu basit bir iştir, ama yine de tatmin olma olanakları derin ve çoktur: Kullanıclacak doğru ekmeği seçmek gibi örneğin. Sandviç Ustası, Fırıncı Grarb ile aylar süren günlük görüşmeler ve denemelerden sonra ikisi birlikte, ince ve düzgün kesilebilecek yoğunlukta, ama hafif, nemli, bütünüye normal hayvan etiyle en iyi uyumu sağlayan ve cevizle lezzetlendirilmiş o ekmeği yaratmışlardı.

Sandviç diliminin geometrisi üzerinde de titiz çalışmalar yapılmalıydı: Dilimin genişliği, yüksekliği ve kalınlığı arasındaki hassas ilişkiler, yapımı bitmiş sandviçe en uygun hacim ve ağırlık hissini verirdi; burada hafiflik yine önemli bir nitelikti, ama sıkılık da aynı derecede önemliydi. Malzemenin bolluğu, vaat edilen sululuk ve lezzet, işte bunlar yoğun bir sandviç deneyiminin ayar damgalarıydı.

Uygun araç gereçlerin kullanılması da son derece önemliydi elbette. Sandviç Ustası fırında fırıncıyla geçirmediği günlerini Alet Yapımcısı Strinder ile geçirir, bıçaklarını ona getirip götürür, onları tarttırıp denge ayarlarını yaptırır, gerekirse yeniden dövdürürdü. Bıçağın yumuşaklığı yani kıvrılıp bükülebilir olması, gücü, keskinliği, uzunluğu ve dengesi hakkında heyecanla tartışılır, yeni teoriler öne sürülür, denenir ve geliştirilirdi. Batan güneşin ışıklarına karşı çalışan Sandviç Ustasıyla Alet Yapımcısının siluetleri pek çok akşam görülebilir ve Alet Yapımcısının çeliğe biçim vermesi, bıçarkları ardı ardına denerken havada ağır ağır kavisler çizmesi, birinin ağırlığını diğerinin dengesiyle, üçüncüsünün yumuşaklığı dördüncüsünün sapının sıkılıyla karşılaştırması izlenebilirdi.

Toplam üç bıçak gerekliydi. Birincisi ekmek dilimlerinin kesilmesi içindi: Bu ekmek somunu üzerinde net ve kararlı bir tutum sergileyebilecek sağlam, otoriter bir bıçak olmalıydı. Sonra yağ süren bıçak gelirdi ki bu esnek ve küçük bir şeydi, ama bunun da sağlam bir sırtı olması gerekirdi. İlk modeller biraz fazla esnek yapılmıştı, ama şimdi temeldeki sağlamlık ve esneklik karışımı yığın maksimum düzgünlük ve zarafetle yayılmasını sağlayacak mükemmellikteydi.

Bıçaklar arasında en önemlisi muhakkak ki et bıçağıydı. Bu bıçak ekmek bıçağı gibi yalnızca hareket edeceği ortamda kararlılığını göstermekle kalmayacak; etle birlikte çalışacak ve onun tarafından yönlendirilecek bir bıçak olmalıydı. Ancak bu şekilde etin gövdesinden incecik tabakalar halinde ayrılacak, eşit kalınlıkta ve şeffaflıkta dilimlere ulşabilirdi. Daha sonra Sandviç Ustası bileğini şık bir biçimde sallayarak, kesilen incecik dilimleri güzelce oranlanmış sandviçin alt diliminin üzerine yerleştirir, ardından dört becerikli hareketle ekmeği budar ve en sonunda köy çocuklarının toplanıp seyretmek için can attığı sihiri yapacaktı. Her sandviç için budanmış parçaların büyüklüğü ve şekli farklı olurdu, ama Sandviç Ustası her zaman kolayca ve hiç duraksamadan onları birbiriyle uyacak biçimde bir araya getirirdi. İkinci kat et ve ikinci bir kat budanmış parçalarla birlikte işin yaratıcı kısmı tamamlanmış olurdu.

Özetle, İyi tasarlanmış bir hikaye sizi gideceğiniz yönde, ışık yılları boyunca uzaklara fırlatabilir.

Bu hikaye Douglas Adams’ın (DNA) Otostopçunun galaksi rehberi kitabından alınmıştır.

--

--